ATATÜRK DOĞAYI SEVERDİ

Bu anıya başlamadan önce birde yürüyen köşk var. Birde türbeleri yürüten bir nesil var.. Tabi bu yazıda sizlere birde benden hatrı sayılır bir sitem var. Yürüyen Köşk anıt gibi oldu ne kadar güzel sahip çıktınız Atatürk'ün mirasına sanırım Yürüyen Köşk'ün bir gün yok olup gittiğinide Marmara Köşk'ü için gösteremediğiniz hassasiyeti gösterip izleyeceksiniz.
Bir iğde ağacı için üzülen bir dehanın karakterini anlamak gayet yerindedir de anlamamak basiretsizliktir.

Mustafa Kemal Atatürk ömrünün son aylarında gizlice saraydan kaçıp halkın arasına karışmayı pek sever olmuştu. Korumaları vardı bunlar bir ekip idi. Onları atlatmayı pek severdi sabahın kör vaktinde gizlice saraydan çıkıp halkın arasına karıştığı çok olmuştur.

Gerçi korumaları görse peşine takılsa idi oda gelmeyin emrediyorum dese gizlice takip edilmeyecekmiydi?

1937 Ankara

Atatürk'ün hastalığı gün geçtikçe ilerlemiş yakın arkadaşları artık onun üzerine titrer olmuştu. Canı ne yemek isterse, nereye gitmek isterse derahl yapılıyordu. Güzel bir bahar günü "Salih demişti çiftliğe gidelim" Salih Bozok hazırlıkları yapacak Afet İnana Hanıma haber verecek ki Afet İnan Atatürk'ün son günlerinde hep yanında idi.

Güzel bir bahar öğle vakti otomobil ile çiftliğe doğru yola ıkılacak. Yıllar önce idi hiç kimsenin bitki yetişeceğine ihtimal vermediği çorak topraklar meyve bahçesi haline gelmişti. Atatürk ağaçları, bitkileri, çiçekleri gördükçe bir Afet Hanıma, bir Salih Beye bakarak eliyle işaret ederek gördünüz mü gördünüz mü diyordu.

Birden şöföre "dur çocuk hemen dur" dedi arabadan indi bahçıvanın yanına gitti ve sordu

"Burada bir iğde ağacı vardı, o nerede?"

Bahçıvan kafasını yere eğdi utandı sesini çıkaramadı. Atatürk iğde ağacının başına geleni anlamış ve çok kızmıştı. Çünkü o iğde ağacı çiftliğin ilk günlerinde dikilmişti ve Atatürk için tarifsiz bir değeri vardı.

Yol boyunca belki sökülüp başka bir yere dikilmiştir diye saatlerce iğde ağacını aradı durdu. Çiftlik merkezine gelene kadar her gördüğü çalışana iğde ağacının nerede olduğunu sordu durdu. Kimse ağaca ne olduğunu bilmiyordu.

Bu ağacın onda ayrı bir hatırası daha vardı. Bu iğde ağacı yıllar önce önünde durup asker selamı verdiği ağaçtı.

Bu selamı verdiği gündü ve yanında bulunanlar biraz şakın Atatürk'e bakıyorlardı. Atatürk şöyle diyordu:

"Ağaçlar, sığındığım gölgeyi, soluduğum havayı, yediğim meyveyi sağlayan askerler gibidirler, elbette selam vereceğim"..

Atatürk yeşilliğe hasretini, Kurtuluş Savaşı boyunca çok çekmişti ve çevresindeki herkesin doğanın ne kadar değerli olduğunu fark etmesini istiyordu.

Güzel adamdı Atatürk hemde çok güzel bir doğa dostu idi.

Aslında bu anıları yazmak pek istemiyorum beni hüzünlere boğuyor parmaklarım değil gözlerim acıyor. Yüreğim sıkışıyor ..
Hüseyin R.Özgenel

Yorumlar

Popüler Yayınlar