ZAMBAKLAR AÇARKEN

Asaleti,annelik ve doğurganlığı, yeniden doğuşu, masumiyeti, saflığı, ümit etmeyi bize en güzel ve yoğun şekilde bu duyguları yaşatan zambak çiçeğini tanıyalım istedim.

Grigoriy Petrov'un Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı eseri sanırım hemen hemen herkes okumuş olmalı.

Zambak kelimesi Arapçadan dilimize geçmiştir “soğanlı bitki” (İngilizce: lilium) anlamına gelmektedir. Mitoloji Tarihinde çok eski zamanlara dayanır.

Hikayesi şöyledir:

Kitaplarda geçen ilk bilgi, zambağın milattan önce 1580 yılında Girit Adasında keşfedilmiş olduğudur. Öyle olunca, hemen hemen her kültürde zambak çiçeğinin yeri vardır.

Efsaneye göre Zeus, gayri meşru çocuğu Herkül’ün tanrı olmasını ister. Bunun yollarından biri, karısı Hera’nın Herkül’ü emzirmesidir. Bunu başarmak için uyku tanrısına, Somnus’a gider. Somnus Hera’yı derin bir uykuya sokar. Zeus da emmesi için Herkül’ü Hera’nın koynuna bırakır.

Herkül o kadar güçlü emer ki, sütler taşar ve cennetten akar. Samanyolu’nu meydana getirir. Yeryüzüne düşen birkaç damla ile de zambak vadileri yaratılır.

Dini Terminolojide ise,
Zambağın Hıristiyanlıktaki önemi büyüktür. Özellikle beyaz zambak, iffet ve erdemi temsil etmektedir. Bu nedenle Hazreti Meryem’in çiçeği olarak bilinir. Dini günlerde, törenlerde ve kutlamalarda sık kullanılır. Bazı türlerinin üç yaprağı, teslis inancını simgeler. Hıristiyanlar için üç erdemi çağrıştırır:
Hayırseverlik
Ümit
İnanç

Grigoriy Petrov'un Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı eseri sanırım hemen hemen herkes okumuş olmalı. Bu eseri kısaca aktaralım:
Kitapta Finlandiya’nın ilginç kalkınma öyküsünü anlatıyor.
Bu kitap tüm yoksulluğa, imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, Finlandiya’yı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak biçimde gözler önüne sermektedir. Halkların destansı özverisiyle yoksulluktan kurtularak, ekonomik, politik ve kültürel olarak nasıl mükemmel bir ülke yaratılabileceğini gösteren, okurlara dudak ısırtan ölümsüz bir eser.

Türk çağdaşlaşma devrimlerini gerçekleştiren Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bu kitapla olan ilişkisini de kısaca aktarayım sizlere:

Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçeye ilk kez çevrildi. Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelimeyle hayran olmuştu. Derhal kitabın ülkedeki okulların, özellikle askeri okulların müfredatına dahil edilmesini emretti. Türk askerleri ülkelerindeki “yaşamı yenilemek” için mutlaka bu kitabı okumalıydılar. O vakitler, kitap o kadar çok ilgi gördü ki, Kuran-ı Kerim’den sonra en çok okunan kitap haline geldi.

Değerli dostlar,

Bizlere unutturulmak istenen Atatürk'ün fikir sistemi sanıyor musunuz ki gökten zembille indi.

Hayatı boyunca 3997 kitap okuduğunu bildiğimiz Atatürk (sadece altını çizdiği ya da altına not düştüğü kitapların sayısı bu), belli ki bu kitaptan çok etkilenmişti.

Atatürk her zaman Türk kadınının çağdaşlaşmada öncü olduğunu vurguladı. Onların zambak çiçeği gibi yetiştirilmesini, medeniyetin kendisi olarak algıladı. Türk toplum yapısının dinamikleri olarak düşündü.

Türk kadınının değerini, zekasını, çalışkanlığını tüm dünyaya seçme ve seçilme hakkı ile duyurdu.

Bizler bugün Atatürk'ün fikir sitemini, devrimlerini savunuyorsak, işte o günlerin Türk kadınının inancı ve çalışkanlığı sayesindedir.

Biraz olsun sizlere zambak çiçeğini tanıtmak istedim. İçimizde ki zambaklar sizsiniz değerli Türk kadınları. Atatürk'ün aydınlattığı yolda devam ettiğiniz sürece zambaklar açtıkça güzel günler geleceğine inanıyorum.

Yorumlar

Popüler Yayınlar