Aziyade / Louis Marie Julien Viaud (I.Bölüm)

27 yaşındaki bir Fransız subayın 1876’da Selanik ve İstanbul’da görevli olduğu dönemde Aziyade isimli 18 yaşındaki bir Çerkez kızı ile yaşadığı gizli aşkın öyküsüdür.
Aziyade adlı romandan bahsetmek ve yazarını tanıtmak istiyorum. yazarı Türk dostu Pierre Loti benimde taktir ettiğim bir yazar olmasının yanı sıra sizlere yaşantısından kesitler vermek isterim..
Osmanlı ve Pierre Loti ilişkilerini gözden geçirireceğiz. Ama öncelikle Atatürk bir mektubunda diyecektir ki;
3 Kasım 1921
"Türkiye Büyük Millet Meclisi, Paris Mümessilinin hareketinden istifade ederek Türklerin büyük ve asil dostuna karşı perverde ettiği hissiyat, minnet ve şükranı tekrar beyan etmeyi kendine bir borç bilmiştir. Tarihin en karanlık günlerinde sihrengiz kalemiyle daima Türk Milletinin hakkını teyit ve müdafaa etmiş olan büyük üstad için Türk Milletinin beslediği derin ve sarsılmaz muhabbet hislerini, İstikbal Mücadelesinde şehit düşen erkeklerimizin yetim bıraktığı kızlarımız tarafından gözyaşları arasında dokunan bu halı şehadet edecektir. Naçiz kıymeti, delalet ettiği manadan ibaret olan bu hediyemizi haksever ve civanmert büyük Fransız'a beslediğimiz şükran hissine delalet olarak telakki ve kabul buyurmanızı rica ederiz."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Reisi Başkumandan
Gazi Mustafa Kemal
Evet, Gazi Mustafa Kemal gibi düşünüyorum "Biz Türkler ezelden beri yabancı dostlarımızı bağrımıza bastık gönlümüzün en güzel yerinde sakladık".
Pierre Loti, asıl adı Louis Marie Julien Viaud (14 Ocak 1850 - 10 Haziran 1923), Fransız romancı. Pierre Loti isminin yazara, kimi kaynaklara göre öğrencilik yıllarında; kimi kaynaklara göreyse, 1867 yılında yaptığı Okyanusya seferi sırasında, Tahitili yerliler tarafından verildiği söylenir. "Loti", egzotik iklimlerde yetişen egzotik bir çiçeğin ismidir. 1850 yılında Fransa'nın Rochefort kentinde Protestan bir ailenin en küçüğü olarak doğdu. 17 yaşında Fransız Deniz Kuvvetleri'ne girdi. Denizcilik eğitimini tamamladıktan sonra 1881'de yüzbaşı oldu ve ilerleyen yıllarda da terfi ederek albaylığa kadar yükseldi. Ortadoğu ve Uzakdoğu'da bulundu. Bir deniz subayı olarak romanlarında konu ettiği yabancı kültürünü pek çok yer gezerek tanıma fırsatını buldu. Bu yolculuklarında edindiği deneyimlerini ve gözlemlerini daha sonra kitaplarına yansıttı.
1850 yılında Fransa'nın Rochefort kentinde Protestan bir ailenin en küçüğü olarak doğdu. 17 yaşında Fransız Deniz Kuvvetleri'ne girdi. Denizcilik eğitimini tamamladıktan sonra 1881'de yüzbaşı oldu ve ilerleyen yıllarda da terfi ederek albaylığa kadar yükseldi. Ortadoğu ve Uzakdoğu'da bulundu. Bir deniz subayı olarak romanlarında konu ettiği yabancı kültürünü pek çok yer gezerek tanıma fırsatını buldu. Bu yolculuklarında edindiği deneyimlerini ve gözlemlerini daha sonra kitaplarına yansıttı. 1879'da ilk romanı olan ve o dönemin Osmanlı Türkiye'sinden kesitler veren Aziyadé 'nin (Aziyade) yayınlanmasının ardından 1886'da Pecheur d'Islande'la (İzlanda Balıkçısı)'nı yayınladı. Loti, kendini edebiyat çevresine kabul ettirmiş bir yazar oldu. Daha sonraki yıllarda her yıl bir kitabı çıktı ve kitapları geniş kitlelerce okundu. 1891 yılında Fransız Akademisi'ne seçilen yazar 1910 yılında Legion d’Honneur nişanını aldı. İzlenimci bir yazar olan Pierre Loti'nin oldukça yalın bir dili vardı. Edebiyattaki bu izlenimciliği kişiliğini de derinden etkiledi. Derin bir umutsuzluğu dile getiren yapıtlarında aşkın yanı sıra ölüm duygusu da geniş yer alıyordu. Bütün bu umutsuzlukla birlikte içinde duyduğu insanlığa karşı şefkat ve acıma duygusunu yapıtlarına yansıttı. Birçok kez İstanbul'da bulunmuş olan Pierre Loti, İstanbul'a ilk kez 1876 yılında bir Fransız gemisiyle, görevli subay olarak geldi. Loti, Osmanlı yaşam biçiminden etkilendi ve pek çok eserinde bu etkiyi gösterdi. Aziyadé adlı romanına adını veren kadınla burda tanıştı. İstanbul'da bulunduğu zamanlarda Eyüp'te yaşadı. İstanbul'a hayran olan Pierre Loti, kendisini her zaman Türk dostu olarak nitelendirdi.
1913 yılında yazdığı La Turquie Agonisante (Can Çekişen Türkiye) kitabıyla Batı politikalarını eleştiren Loti aynı yıl devlet konuğu olarak Türkiye'ye geldiği zaman, Tophane Rıhtımı'nda büyük bir törenle karşılanarak Sultan Reşat tarafından sarayda ağırlandı. Balkan Savaşları'da, I. Dünya Savaşı'nda ve sonrasında Anadolu işgalinde Avrupa'ya karşı hep Türkler'i savundu. Millî Mücadele döneminde Anadolu'daki direnişe destek vermesi ve kendi ülkesi olan işgalci Fransa'yı ağır bir dille eleştirmesiyle Loti, Türk halkının da sempatisini kazandı. Öyle ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi 4 Ekim 1921' de Pierre Loti' ye şükranlarını sunan bir mektup yolladı. Bununla birlikte Pierre Loti, 1920 yılında "İstanbul Şehri Fahri Hemşehrisi" olarak kabul edildi ve onun adını taşıyan bir de cemiyet kuruldu. Daha sonraları İstanbul'da Divanyolu'nda bir caddeye "Pierre Loti Caddesi" ve Eyüp'te bir kahvehaneye de "Pierre Loti kahvesi" adı verildi. Günümüzde bu kahvehanenin olduğu tepe de Pierre Loti Tepesi olarak anılmaktadır.
Ayrıca bu tepeye ulaşmak içinde insa edilen Eyüp-Piyerloti teleferiği'de isminde Loti anmaktadır.
Bazı eserleri
Aziyadé (1879, Aziyade)
Le Roman d'un Spahi (1881, Bir Sipahinin Romanı)
Pécheur d'Islande (1886, İzlanda Balıkçısı)
Madame Chrysanthème (1887, Madam Krizantem)
Le Roman d'un Enfant (1890, Bir Çocuğun Romanı)
Le Livre de la Pitié et de la Mort (1891, Acıma ve Ölümün Kitabı)
Ramuntcho (1897)
Reflets de la Sombre Route (1899, Karanlık Yol Üzerindeki Yansımalar)
Les Désenchantées (1906, Mutsuz Kadınlar)
La Turquie Agonisante (1913, Can Çekişen Türkiye)
Prime Jeunesse (1919, İlk Gençlik)
Un Jeune Officier Pauvre (1923, Zavallı Genç Bir Subay)
Şimdi Loti'nin Aziyade'sinde Osmanlı Başkentine gidelim,
Loti, Aziyade'nin ilk satırlarında, 16 Mayıs 1876 günü, Selanik Limanında halkın önünde asılan altı Müslümandan söz eder. İdamların gerekçesine ilişkin hiçbir şey söylemez. Halk arasında "Kız Vakası" ya da "Selanik Vakası" olarak bilinen olay, Müslüman olmak isteyen bir Bulgar genç kızın, zorla Rumlar ve Bulgarlar tarafından Amerikan Konsolosluğuna kaçırılmasıyla patlak verir. Sayıları beş bini bulan bir grup Müslüman ayaklanır, olaylan yatıştırmak için gelen Fransız Konsolosu Moulin'i ve Alman Konsolosu Abbott'u linç ederler. Olaylara karıştığı iddia edilen bu altı kişi, Batılı ülkelerin ısrarı üzerine asılır.
Loti, Osmanlı Devleti'nin siyasi ve sosyal yapısını gözler önüne sererken, dönemin tarihsel olaylarına bir Batılıdan çok, Müslüman halktan biriymiş gibi bakar. Rusya'nın Bab- Ali'ye yaptığı baskılara, bağımsız bir Sırbistan ve Bulgaristan kurma projelerine dikkati çeker. Tarihte İstanbul veya Tersane Konferansı diye anılan (28 Aralık 1876-20 Ocak 1877) bu uluslararası konferans öncesi, Loti Rusya'nın Balkanlardaki ayaklanmaları kışkırtmasını eleştirir.
Nihayet 93 Harbi olarak bildiğimiz 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nın patlak vermesiyle, Osmanlı Devleti'nin bir çok cephede verdiği savaşı yitirmesine Loti öyle üzülür ki, Fransız kimliğini başından beri gizleyen roman kahramanı, Osmanlı Devleti hizmetine girmiş bir İngiliz subayı olarak Kars Cephesi'ne gider. Ruslara karşı savaşır. İstanbul'da yayınlanan Ceride-i Havadis gazetesinde, son Kars Savaşıında ölenler arasında Arif Efendi adıyla savaşa girmiş bir genç İngiliz subayına da rastlandığı yazılır.
Edward W.Sait, Şarkiyatçılık adlı kitabında, doğuya olan ilgiyi şöyle yorumlar: "Şark dipsiz acayiplikler kuyusundan çıkma, neredeyse cürüm kabilinden (ama asla gerçekten cürüm olmayan) davranışlardan ötürü seyredilir. Duyarlılığıyla Şark'ı kateden Avrupalı. bir seyircidir; asla olup bitene dahil olmaz, her zaman aynı durur."
Ama Loti'nin konumu bir Avrupalı olarak çok farklıdır. O, Hatice'ye (Aziyade) gönlünü kaptınnca Türkçe öğrenir, Müslümanların oturduğu Eyüp'te ev kiralar ve Türk gibi giyinip, Arif Efendi kisvesiyle karşımıza çıkar. 1876'da başlayan İstanbul ve Türkiye macerası 1921'e kadar aralıksız sürer. Zaten iki yıl sonra da ölür. Loti "sadece tek bir amacın peşinde koştu; Türk peri masalının ve Osmanlı Roman bu gazete haberiyle son bulur. Edebiyat tarihi, sevdiği kadının ülkesi uğruna ölen yeni bir kahramanla tanışır. Gerçeğinin özel yorumlamasından oluşan bilge karışımı yaşamaya ara vermeden kente duyarlı bir saygıyı dile getirmek.,,

Yorumlar

Popüler Yayınlar