NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

Atatürk’ün "Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu,Trakyalı ve Makedonyalı, hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır."(1923) “Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına, Türk milleti denir. (1930). sözlerinden "Ne mutlu Türküm diyene" özdeyişinin ırksal bir bağlılığı anlatmadığı anlaşılmaktadır. Burada vurgulanması istenen içtimai, antropolojik bir yapıdan ve bu yapının bir üyesi olma bilincinden bahsedilmektedir.
Bu cümle bize şunu ifade eder; Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan,bu topraklara canıyla, malıyla ve tüm değerleriyle bağlanan, sahip çıkan ve bu topraklar uğruna gerektiğinde canını seve seve vermeyi göze alan, bu toprağı vatanı belleyen ve bu şerefli ulusun bir ferdi olduğundan gurur duyan herkes ama herkes (dini, ırkı, mezhebi ve rengi ne olursa olsun) Türk'tür ve bu ulusun şerefli bir ferdidir.
Dolayısıyla "Ne mutlu Türküm diyene" cümlesinin anlamı, ne mutlu ki bu milletin onurlu ve şerefli kültürel, sosyal, tarihi ve gelecek ile ilgili ideallerimle bu milletin bir parçasıyım ve bundan da gurur duyuyorum demektir.
Kimliğin oluşmasında ve ayakta kalmasında önemli rol oynayan manevi değerler konusunda da oldukça hassas olan Atatürk milli birlik, bütünlük ve milli irade için dinin öneminden bahseder ve İslam’ın yüce bir din olduğunu O’nun akla,mantığa, hakikate tamamen tevafuk ettiğini ifade etmektedir.
Bu söz, dinsel birlikteliği de içermektedir.
Birleşik Kırallık’ta yaşayan bir Pakistanlının göğsünü gere gere "Ben Britanyalıyım"dediği halde Türkiye’de yaşayan bazı Türklerin söylemek istediği halde aynı sözü içtenlikle söyleyememelerinin nedenin kimlik gelişimi açısından dikkatli bir şekilde araştırılması gerekmektedir.
Atatürk, Türkleri yeniden eski güçlerine kavuşturabilmek için onlara bir kimlik kazandırarak kendi varlıklarının bilincine varmalarını hedeflemiştir. Atatürk’ün "Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak evvela bizim kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen bütün hareketlerimizle gösterelim. Bilelim ki milli benliğini bulmayan milletler başka milletlerin avıdır." sözleriyle üstün vasıfları olan ve bu vasıflarıyla büyük işler başarabilecek bir millet olduğumuz bilincine varmamızı ve bu nedenle kendimize saygı (öz-saygı) duygumuzu geliştirmemiz gerektiğini arzulamıştır.
Türk toplumunun hala kimlik sorunlarını tamamıyla aşamamış olması, gelişmesinin önündeki en büyük engellerden birisi olarak durmaktadır. Bu nedenle Atatürk, kendi varlığının, kimliğinin bilincinde olan, kendine saygı duyan, değer veren ve bu arada başkalarının da varlığına saygı duyan bir millet (toplum, ulus) oluşturma çabası içerisinde olmuştur. Kısa ve uzun gelecekte Türk halkı hangi topluluk içerisinde yer alırsa alsın yine de nesnel ve öznel kimliğini korumak zorundadır. Ancak bu şekilde birtakım ekonomik ve siyasal yapılanmaların içerisinde etkin ve verimli bir üyesi olarak yer alacaktır.
O halde hep beraber "Ne Mutlu Türküm Diyene" sözü ile birlik olalım.

Yorumlar

Popüler Yayınlar