BİR İSTANBUL MASALI (I.BÖLÜM)

EMEK SİNEMASI TARİHİ

İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul‘un Beykoz semtine bağlı Yalıköyü'nde 13 Nisan 1914 tarihinde doğan edebiyatın unutulmaz ismi Orhan Veli Kanık'a ait yukarıdaki dizeler ne kadar anlamlı.

İstanbul için söylenen binlerce şiir var mutlaka ve hikayeler mesela, şehir hikayeleri hep ilgimi çekmiştir. İstanbul kuşkusuz tarihsel olarak bizlere bir çok hikaye ve efsaneler aktarıyor. Her bir sokak, her kaldırım ve her insan..

Şimdi sizleri İstiklal Caddesi’nin Yeşilçam Sokağına götüreceğim ve Emek Sinemasının geçmişine.. Hikaye dediysem siz bana bakmayın gerçeğin ta kendisi.

Bu uzun makale ile sizlere, Varlık Vergisi uygulaması aracılığıyla servetin el değiştirmesini hem de son dönemin ranta dayalı dönüşümüyle ona karşı yürütülen mücadeleyi anlatacağım.

BİR TARİHTİR EMEK SİNEMASI:


Cercle d’Orient binasından, eskiden onun bahçesi olan alanda yer alan Emek (eski Melek), İpek (eski Opera, sonra Yeni Komedi Tiyatrosu) ve Rüya (eski Artistik, sonra Sümer, sonra Küçük Emek) sinemalarından ve iki apartmandan (İsketinj ve Melek) oluşuyor. Binayı 1884’te Osmanlı Bankası binasının da mimarı olan Alexandre Vallaury’ye inşa ettiren kişi, Osmanlı Devleti’yle Mısır arasında önemli rol oynayan Ermeni devlet adamı Abraham Eramyan Paşa’dır.

Mısır’da Kavalalı’nın sarayında özel kalem müdürlüğü yapmış, Abdülaziz’in yakın dostu olan, anadili gibi Türkçe ve Arapça bilen, Fransızca konuşan Abraham Paşa, Beyoğlu sosyetesinin önemli simalarındandı. 1. Meşrutiyet’te ayan azalığı, Sultan Abdülhamid devrinde “Şüra-yı Devlet Mülkiye Dairesi” üyeliği yapmış.

Bina ilk olarak Club des Chasseurs de Constantinople (İstanbul Avcılar Kulübü) olarak kullanılır. Abraham Paşa’nın Büyükdere’deki çiftliğinde toplanıp ava çıkan kulüp üyesi genç diplomatlar, avlarını buraya getirip lokantaya verirler. Apartmanların inşa edildiği alan kulübün bahçesiydi ve burada sabahları ata binilirmiş.

Üye olmayanın giremediği Büyük Kulüp’e tüm Osmanlı üst düzey erkânı ve İstanbul’un zenginleri üye olmaya devam ederler. İki katı kulübe kiralayan Abraham Paşa, asma kattaki özel dairelerini tutar. Zemin katta lüks dükkânlar açılır. Bina kısa zamanda Beyoğlu’nun en hareketli ve merak uyandıran yerlerinden biri haline gelir..

Ava, borsaya ve kumara düşkünlüğüyle meşhur olan Abraham Paşa, çok geçmeden para sıkıntısı çekmeye başlar. Osmanlı Bankası kayıtlarına göre Cercle d’Orient binasını ipotek ettirerek iki kere kredi kullanır. 1898’de borçlarını ödeyemediği için binayı devretmek zorunda kalır. Abraham Paşa’nın ölümünden hemen sonra 1919’da Cercle d’Orient binası, Osmanlı Bankası tarafından Manuk Manukyan adındaki bir borsa simsarına 108.000 sterlin karşılığı satılır. Cercle d’Orient binasının ve bahçesinin mülkiyeti daha sonra H. Arditi ve A. Saltiel’e geçer.

Abraham Paşa’nın özel daireleri Bolşevik Devrimi sonrası İstanbul’a gelen Ruslar tarafından gece kulübü olarak işletilmeye başlanır.

Skating Palace, binanın bahçesinde tahminen 1909-1912 yıllarında inşa edilen ilk yapıydı ve patinaj sporları için kullanılırdı. 1918’de burası Yeni Tiyatro adında salaş bir tiyatro binasına dönüştürülür. Tiyatro’da genelde Viyana’dan gelen operet toplulukları sahne alırdı.Bu alanda bulunan İsketinj apartmanı adını “skating ” (paten) kelimesinden aldı.

1924’te Cercle d’Orient binasının hemen arka tarafında Opera Sineması açılır. 1924-1932 arası Opera Sineması, 1932-1955 arası İpek Sineması adıyla faaliyet gösterdi ve daha sonra 1975’e kadar Şehir Tiyatroları Komedi Sahnesi olarak kullanılır. Opera Sineması’nı Mehmet Rauf Sirman ile Cemal Pekin (bugün Özen Film olarak bilinen şirketi Opera Film adıyla ilk kuranlar), kumaş tüccarı Papayanopulos ile ortak olup açar. Mimarı, diğer iki sinemanın da mimarı olan Rafael Alguadiş’tir.

Duvarlarında Rus ressamların tabloları olan, tavanları altın yaldızlı bu büyük salonda gelenleri smokinli çalışanlar karşılar ve Arnoldi orkestrası eşliğinde Amerikan filmleri gösterilirir. Sinema 1932’de İpekçilere devredilince onlar da adını İpek yaplar. Şehir Tiyatroları Komedi Sahnesi olarak kullanıldığı dönemde, 1967’de bir yangın geçirir ve 1968’de yenilenerek açılır.

Emek’in arkasında yer alan Rüya Sineması, ilk olarak Artistik adıyla, Opera Sineması ile aynı koşullarda, yani 10 yıl kira ödemeyecek olan Sirman ve Pekin tarafından mimar Alguadiş’e yaptırıldı. İki balkonlu, perde ve balkon küpeşteleri kadife olan bu sinemanın ismi, isimlerin millîleştirilmesi işlemleri kapsamında Sümer oldu. 1958’de Emek Film, yenilediği Melek Sineması’nı Emek, Sümer Sineması’nı da Küçük Melek adıyla açtı. 1962-1963 sezonunda bir süre kapalı kalan Küçük Melek, Rüya adıyla yeniden açıldı ve yerli filmler göstermeye başladı, 1970’lerin ortalarında seks filmleri furyasına kapıldı.

1924’te bahçenin orta kısmında mimar Alguadiş tarafından 600 koltuk kapasiteli Melek Sineması yapıldı. Sinema adını, film perdesinin iki yanına yerleştirilmiş, sarı-turuncu renkli art nouveau tarzında melek heykellerinden ve sinemaya giriş için zorunlu olarak kullanılan Melek Apartmanı’ndan aldı. Burada bir sinema salonu açma fikri, Berlin’de ticaret okuduğu sırada sinema sektörünün kârlılığını gören İhsan İpekçi’ye aitti. Eski dışişleri bakanlarından İsmail Cem’in de babası olan İpekçi, Beyoğlu’ndaki Elhamra Sineması’nın işletmeciliğini aldıktan sonra Melek Sineması’nı açtı.

1945’te Varlık Vergisi uygulaması, gayrimüslim mülk sahipleri Arditi ve Saltiel’i iflas ettirince yapı grubu (o dönemde Melek, İpek ve Sümer sinemaları, altındaki sekiz dükkân ve iki sinema girişiyle Cercle d’Orient binası ve yan cephede bir dükkân, bir matbaa ve iki evi kapsayan kompleks) belediye tarafından satın alındı. Belediye bu yapı grubunu 1951 ve 1956 yıllarında satışa çıkardı ve 1957’de ihale şartlarını yerine getiren Emekli Sandığı’na sattı. Melek Sineması’nı 1958’e kadar İpekçi Kardeşler işletti. Daha sonra Emekli Sandığı, Emek Film’i kurdu ve sinemanın işletmeciliğini de üstlenerek adını Emek olarak değiştirdi.

Salonun işletmesi 1968-1969 sezonunda sinemacı ve yönetmen Turgut Demirağ ’a, 1975’ten itibaren de Osman ve İsmet Kurtuluş’a verildi.

1970’lerin sonunda tekstil atölyesi olarak kullanılan İpek Sineması’nda çıkan yangının sıçraması sonucu bina harap oldu. Zamanla ancak girişteki dükkânlar yeniden açılabildi.

1976’da Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu, hem Cercle d’Orient kompleksini hem de Emek Sineması’nı korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil etti. 1993’te de Kültür Bakanlığı’na bağlı 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu bölgeyi Kentsel Sit Alanı ilan etti. Bu arada Emekli Sandığı son yangından epeyce etkilenmiş olan binayı restore ettirmek istedi ve 1992’de bir ihale açtı. İhaleyi Kamer İnşaat aldı ve 25 yıllık bir kira sözleşmesi imzalandı.

2006’da Bakanlar Kurulu, Beyoğlu Bölgesini yenileme alanı olarak ilan edince Beyoğlu Belediyesi 5366 sayılı “Yıpranan Tarihî ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılması” adlı yasaya dayanarak bir proje hazırladı. Projenin tarafları SGK ve Kültür Bakanlığı’ydı. 2009’da, 1992 yılında Emekli Sandığı ihalesini kazanan ve 25 yıllık kira kontratı imzalayan Kamer İnşaat yeni bir ön proje hazırladı ve proje Kültür Bakanlığı’na bağlı Koruma Kurulu tarafından 10 Ekim 2009 tarihinde onaylandı. “Grand Pera” isimli bu proje, birinci derece tarihî eser sayılan Cercle d’Orient’ın arka cephesinin açığa çıkarılmasını, bu nedenle Emek Sineması dahil bir dizi binanın yıkılmasını ve böylelikle açılan alana bir AVM inşa edilmesini içeriyordu.

Ve perdeler kapandı... Karanlık, çok karanlık..

Yorumlar

Popüler Yayınlar