ATATÜRK'e Dinsiz Diyenlere

Öncelikle şunu net belirtiyorum ki; ATATÜRK bugün ben dini alimim diyenleri cebinden çıkartacak dini bilgiye sahip bir insan...
Atatürk, gerçek dini inanışlara bağlı ve saygılı kalmış, onlara kuvvetle dayanmış, buna karşılık sapık inanışlara, hurafelere, fanatizme ve bunları üreten tekke, zaviye ve tarikatlara daima karşı çıkmıştır.
Güçlü bir din bilgisi olan Atatürk’ün, inkılap ve ilkeler arasında, en çok istismar edileni, en çok yanlış istikametlere çekilerek mahiyetlerinin saptırılanı, ne yazık ki onun din ve laiklik hakkındaki görüşleridir.
Bir insanı, görüş ve fikirlerinden ayırmak imkansızdır. Atatürk ve ilkelerinin anlaşılması ve açıklanması da elbette sahip olduğu ve ortaya koyduğu temel düşünce ve görüşlerinden çıkacaktır.
Herşeyden evvel, bir kimsenin dini duyguları ve dini kültürü ile içinde doğup büyüdüğü, terbiyesini aldığı aile muhiti ve okul arasında çok sıkı bir alaka vardır. Bir kere o, devrinin din kültürüne oldukça üst seviyede sahip Müslüman bir ana-babadan dünyaya gelmiş birisidir ve ilk dini bilgilerini de onlardan, bilhassa annesinden almıştır.
Annesi Zübeyde Hanım, onu geleneklere uygun olarak ilahilerle mahalle mektebine başlatmıştır. İlk öğrenimini gördüğü Şemsi Efendi Mektebi ve daha sonra devam ettiği Selanik Mülkiye İdadisi, devrinin şartları içinde ciddi din bilgileri veren öğrenim kurumlarıydı.
Esasen Atatürk’ün din kültürünün seviyesini görmek ve göstermek için, onun bu saha ile ilgili olarak tetkik ettiği Caetani’nin (İslam Tarihi), Corci Zeyda’nın (Medeniyet-i İslâmiyye Tarihi) gibi bugün bile ancak bu sahanın mütehassıslarınca takip olunabilen eserleri söylemek bile kafidir. Ayrıca, onun Kur’an-Kerim’i tercüme ve tefsir edebilecek ölçüde Arapça bilgisine sahip olduğu da bilinmektedir.
Atatürk’ün, İslam kültürü üzerindeki derin bilgilerinin yanında, samimiyetle inanan bir şahıs olduğu, gerek sözlerinden gerek davranışlarından açıkça anlaşılmaktadır.
Prof. Dr. Şemsettin Günaltay anlatıyor:
1930 yılında bir oryantalistin Hz. Muhammed hakkında yazdığı kitabı Türkçeye çeviren bir yazar, eserini Atatürk’e takdim eder. Atatürk kitabı inceledikten sonra Prof. Dr. Şemsettin Günaltay’ı çağırır ve kitap hakkında fikrini sorar. Günaltay’ın cevabı:
“Ele alınacak bir şey değil, bir facia Paşam.” olur.
Atatürk, Günaltay’ın sözünün bitmesini beklemeden yerinden fırlar ve yanında bulunan Başbakan İsmet Paşa’ya dönerek, “Bu paçavrayı toplatın ve tercüme yapanı da devlet hizmetinde kullanılmamak üzere hükümet kapısından uzaklaştırın.” der.’
Tekrar ediyorum ki;henüz Mustafa Kemal tanınmıyor ve Atatürk anlaşılmaya çalışılıyor.Bu imkansızdır.
İçinde bulunduğumuz Cumhuriyete açık saldırıların yaşandığı şu ortam Mustafa Kemal'i anlamamanız dan kaynaklanmaktadır.
ATATÜRK dinsiz diye itibarsızlaştırılıyor!. Oysa ATATÜRK'e hiç kimse peygamber benzetmesi yapmamıştır. 
ATATÜRK dinsizdir demek moda oluyor.

Yorumlar

Popüler Yayınlar