ATATÜRK'ÜN LİDER ÖZELLİKLERİ (I.Bölüm) copyright © !

Birileri bugünler de ATATÜRK'e benzemeye çalışıyor ne benzeme ne benzeme!. Bu düşünceler ile ATATÜRK'e benzemek mi? Mümkün değil.
Önemli olanda yaşarken ölmek değil, öldükten sonra da bu kadar uzun süre canlı kalabilmeyi başarmak değil midir?
ATATÜRK’ü biz hep tarihe mal olmuş yönleriyle tanıdık: Asker ATATÜRK ya da devlet adamı ATATÜRK olarak.
Norveç’te çok sık kullanılan bir deyim var, bu deyimin anlamını “Norveççe’de “ATATÜRK gibi düşünmek” deyimi. Çok sık kullanılır bu deyim. Hani bir problem verilir çöz diye tembellik edilirde çözülmez ya, o zaman denir ki; "birde ATATÜRK gibi düşün". galiba Norveççe’den çok bizim dilimizin bu deyime fazlasıyla ihtiyacı var.
Örnek vermeye devam edersem Filipinlerden Çin’e kadar o kadar çok örnek varki. Ama gördük 1925’de 1938’de 1996’da 2000’de 2005’de her ülkeden, her cinsten, her statüden insanın özlemle, sevgiyle, saygıyla aradığı ama bizim olan bir Mustafa Kemal var. Onlar kadar sahip çıkamadığımız Mustafa Kemal !.
Bu gün Türkiye’nin en büyük sorunu nedir biliyor musunuz? Türkiye’de lider yetiştirme sorunu var. Lider deyince de nedense hep siyasi lider anlıyoruz ben ondan bahsetmiyorum, benim lider dediğim çok kapsamlı bir kavram. Yoksa içersindeki tek bir terimdir siyasi lider veya sosyal lider. Ama lider dediğim zaman ben asrın lideri dünya liderinden bahsediyorum. İşte böyle liderlere ihtiyacımız var.
ATATÜRK tamam arkadaşım ben topraklarınızı kurtardım askeri bir dehayım deyip yerine çekilmemiş hemen asker elbisesini çıkartıp sivil elbisesini giymiş ve inanırmısınız sınırlarını hangi sınırın lideri ise o sınırların içerisinde ne var ise ama ne var ise taşından toprağına hepsinin ama hepsinin sorumluluğunu omuzlarında hissetmiştir de onun için Mustafa Kemal bugün dünya lideridir.
Biliyormusunuz ATATÜRK ağlardı.
ATATÜRK’ü ağlarken tarih çok ender tespit etmiştir. Çanakkale’de topçu atışımız başladığı sırada göz yaşlarını tutamamıştır.Mustafa Kemal duygu yüklü memleketini seven bir lider idi.
Dünya lideri olmak öyle kolay değil biliyor musunuz. Hani ATATÜRK’e kimdi en çok karşı çıkan, evet Tahsin COŞKAN’dı. Onu da ATATÜRK orman çiftliğine müdür tayin eder. Hatırladınız mı? Atatürk orman çiftliği projesini.
ATATÜRK çiçeği var bilirsiniz.
“ATATÜRK Çiçeği” diyoruz. O ATATÜRK çiçeğinin adını biz koyduk zannediyoruz. Şimdi görelim bir çiçeğe ATATÜRK ismi nasıl verilmiş:
Vanderbit Üniversitesi profesörlerinden doktor Kirk Landın laboratuarlarında muhtelif ameliyeler neticesinde kırmızı renkte yeni bir çiçek elde edilmiştir Profesör bu yeni çiçeğe isim ararken yanında duran ama Tarsus Kolejinde ATATÜRK’le tanışmış, ondaki tabiat bilgi ve ilgisine hayran olan bir diğer profesör bu çiçeğe ATATÜRK isminin verilmesini önermiştir. Ve bu öneri dünya nebatat dairesine iletilmiş ve ATATÜRK’ün yaptığı çalışmaların anlatıldığı toplantıda oy birliğiyle kabul edilmiştir”. Yani dünyadaki her ülkede bu çiçek Gazi ATATÜRK adıyla üretiliyor ve satılıyor.
Peki başka bir lider varmı diye araştırdım bir çiçeğe adını veren, başka hiçbir lider yok. Çünkü tabiatıyla bu kadar bütünleşebilen bir lideri dünya tarihi yazmamıştır.
Dünya tarihi sadece bir sıfatı Mustafa Kemal’e vermiştir. Nedir bu sıfat? "kültür antropoloğu"sıfatı verilebilen tek lider Mustafa Kemal’dir.
Şimdi hep beraber 5 Mayıs 1935, Ahlatlıbel’e gidelim:
Ahlatlıbel Ankara yakınlarındaki kazıların başladığı yer biliyorsunuz. Bütün arkeoloji kazılarının yapılma emrini veren Mustafa Kemal, müzelerin açılma emrini veren de Mustafa Kemal. Ama bugünkülerde olduğu gibi açın, kazın, imza; öyle değil. Bakıyorsunuz Efes kazıları başlıyor iki kere gidiyor, Konya‘da Asar kazıları başlıyor başında, birde bakıyorsunuz Ahlatlıbel kazıları başlamış başında, toprak alıyor, ölçüyor, biçiyor. “Ya ne yapıyor Mustafa Kemal” diyorlar. Çankaya’ya gidiyor, Çankaya’da üç gün üç gece hiç uyumadan; uyumamak için alnına ıslak bezler koydurmuş, birilerini çağırıyor, telefonlar ediyor bir heyecan bir telaş. Üç gün sonra “gelin diyor Ahlatlıbel’e gidiyoruz”. Hemen geliyor diyorki “arkeologlar toplanın” başlarında en büyük arkeoloğumuz Zübeyir KOŞAR var.
Toplanıyor ve diyorki Mustafa Kemal heyecanla; “kazdığınız yer yanlış, şurayı kazmanız gerekir”. Yabancı arkeologlar “el insaf paşam, anladık iyi askersin iyi devlet adamısın ama yani bu işte bizim işimiz niye karışıyorsun” der gibi aralarında birkaç şey oluyor ama emir büyük yerden. Başlıyorlar Mustafa Kemal’in gösterdiği yeri kazmaya. Sonuç mu? Bütün bulgular ordan çıkacaktır. İnat uğruna, kendi ceplerinden öder ve kendi dedikleri yeri kazarlar hiçbir bulguya rastlamıycaklardır.
Atatürk'ün tarih bilgisi çok derindi. Bugün liderlere boldvilin kimdir diye sorsanız bir tür bovling topu diyebilirler. Gülmeyin diyebilirler sahiden.
Bir gün, ATATÜRK Galip ARCAN’ın yazdığı “Sırat Köprüsü” adlı piyese davetlidir. Davetiyede, piyesin başında mutludur biraz sonra sinirlenmeye başlar bir müddet sonra bitince “bana Galip ARCAN’ı çağarın!” der. Galip ARCAN gelince “bu piyesi siz mi yazdınız? “der. “Evet paşam ben yazdım”. ”Hayır, bu bir Bolunun Flor Doranj adlı boldvilin’in aynen çevirisi, neden bunu belirtmediniz, hakkınızda soruşturma açtırıyorum” diyecektir.
İşte ATATÜRK işte Lider...
Nurlar içinde yat Mustafa Kemal.
Hüseyin R.Özgenel

Yorumlar

Popüler Yayınlar